23 Aralık 2011 Cuma

Seni Özel Kılan..

Aşık olmakla sevmek arasındaki farkı sormuşlar, cevaplamış Şems:


"Senin baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez. 
Herkes aşık olabilir; ama hiç kimse senin gibi sevemez.


Tek fark sensin..
Seni özel kılan; sevdiğin değil, sevgin.."


Şems-i Tebrizi

22 Aralık 2011 Perşembe

Risk

Gülmek, saftır denme riskini göze almaktır,
Ağlamak ise duygusal görünme riskini..


Birine yakınlaşmak kendini kaptırma riskini göze almaktır,
Sevdiğini söylemek sevileni yitirme riskini..


Duygularını açmak kendini ortaya koyma riskini göze almaktır,
Düşüncelerini söylemek ise dokuz köyden kovulma riskini..
Sevmek ise karşılık görememe riskini..


Ama riskler alınmalıdır, çünkü hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır. 
Çünkü yaşamak ölme riskini göze almaktır..

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Death of Spiderman

Marvel'in yayınladığı mahallemizin süper kahramanı Örümcek-Adam'ı sanırım bilmeyen yoktur.  Yıllardır yayınlanan Ultimate Spiderman serisinin son hikayesi ise Death of Spiderman adını taşıyordu ve 5 bölümlük bir hikayeydi. Bu serinin 5. ve son kısmı geçtiğimiz ay yayınlandı ve resmi olarak Örümcek-Adam öldü.

Örümcek-Adam nasıl mı öldü? Bunu aşağıdaki slayt gösterisine koyduğum çizgi roman sayfalarından hikayenin son kısmını okuyarak öğrenebilirsiniz..





(BlackBerry'den slayt gösterisini izleyebilmek için buraya tıklayın)

2 Ağustos 2011 Salı

Epic Rap Battles of History

Youtube'da nicepeter adlı bir kullanıcının paylaştığı Epic Rap Battles of History serisi tarihte ya da güncel hayatımızda hepimizin bildiği, tanıdık yüzleri rap savaşında karşılaştırıyor ve özellikle de yaptığı göndermelerle izleyenleri kahkahalara boğuyor =)

Aşağıda Gandalf vs Dumbledore, Darth Vader vs Hitler ve Einstein vs Stephen Hawking karşılaşmalarını izleyebileceğiniz gibi, buraya tıklayarak nicepeter'in youtube sayfasından Justin Bieber, Beethoven, Lady GaGa, Hulk Hogan gibi ünlü simaların da birbirleriyle kapışmalarını izleyebilirsiniz.

Gandalf vs Dumbledore:




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)


Darth Vader vs Hitler:



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın) 

Einstein vs Stephen Hawking:




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Diablo III - Beta Gameplay

Diablo III
Oyun düşkünü bir neslin yetişmesinin belki de en büyük sorumlusu Diablo serisidir. Blizzard firmasının yükselmesini sağlayan ve Diablo ile 1996 yılında - evet 8 yaşında ben Diablo oynuyordum :) - başlayan bu bağımlılık 2000 yılında Diablo II'nin raflarda yerini almasıyla doruk noktasına ulaştı..

11 yıldır gözümüz yollarda milyonlarca oyuncu Diablo III ü bekliyoruz desek yalan olmaz sanırım.  En başta böyle bir oyunun çıkacağı Blizzard tarafından yalanlandı ve bütün hayallerimiz yıkıldı. Fakat bir gün diablo3.com domain adresinin alınmasıyla içimizde yeniden yeşeren umutlarımız, yine Blizzard firmasının çalışmalara başlandı açıklamasıyla yerini çoşkuya bıraktı. Daha sonra tek tek oyundaki karakter sınıfları açıklandı, oyundan ilk görüntüler verildi.. Şimdi gözümüz yollarda Beta'nın açılma tarihini bekliyoruz fakat bunun çok yakın bir tarihte gerçekleşeceği yönünde gelen bilgiler var.. Ayrıca artık Diablo klasikleri haline gelmiş efsane oyun içi Cinematics'leri merak etmemek de elde değil..

Temmuz ayının sonunda düzenlenen basın konferansında ise verilen en önemli bilgilerden biri artık auction house denilen -açık artırma evi- ve içerisinde eşya satımının gerçekleştiği bu sistemin gerçek parayla Blizzard'ın güvenli web sitesi üzerinden yapılabileceği.. Bir diğeri ise aşağıdan da izleyebileceğiniz ve benim tüylerimi diken diken eden, tüm classların büyülerini ve GamePlay'lerini görebildiğimiz 7 dakika uzunluğundaki video..

Tüm Rune ve Skill sisteminin değişeceğini bildiğimiz Diablo III'ün kesinleşen class listesi ise şu şekilde: Barbarian, Monk, Witch Doctor, Wizard ve Demon Hunter. Ayrıca belki süpriz bir class daha oyuna eklenebilirmiş.

Daha detaylı bilgi ve classların görünümleri için Diablo III resmi websitesine buraya tıklayarak, Diablo III hakkında açıklanan herşey ve daha fazlası içinse Diablo Wiki sitesine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz..




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

31 Temmuz 2011 Pazar

Biyonik Lens

Yanınızda artık bilgi için bilgisayar taşamanızın gerekmediği, herkes hakkında kritik hatırlatma ve kişisel bilgilerin gözünüzün önünde belirdiği, yolunuzu kaybedip GPS kullanmak istediğinizde oklarla nereye gitmeniz gerektiğini gözünüzün önünde gösteren ve bir daha asla "ya bu adamı nerden tanıyordum?" diye kendinize sormanızın gerekmediği bir teknoloji biyonik lens.
Biyonik Lens Örneği

Washington Üniversitesi'nde Babak Parviz ve 2  kişilik bir ekibi tarafından geliştirilmekte olan bu teknolojinin raflarda yer almasına yaklaşık 10 sene var fakat her insanı adeta Terminatör filmindeki teknolojiyle rahatlıkla buluşturabilen biyonik lensler için sabırsızlanmamak elde değil.

Bu yenilikçi teknolojiyi en basit haliyle anlatmak gerekirse, cebinize koyduğunuz ufak bir aparatla lensinizin arasında kablosuz iletişim kurabilmek en zor kısmı. Bunun için özel geliştirilmiş pikseller kullanılacak. Bu pikseller gözünüzle gördüğünüz bilgiyi kablosuz olarak cebinizdeki aparata aktarmakla sorumlu, geri kalan tüm işlemi -bilgi arama, GPS, resim çekme vs.- bu cebinizdeki alet yapacak ve işlemi tamamladıktan sonra bilgileri gözünüzün öönündeki piksellere geri gönderecek. Sonrası zaten sadece piksellerin gözünüzün önünde bir ekranmış gibi davranıp size görüntüyü göstermesinden ibaret.

Bu teknoloji anlatılmaz yaşanır diyerek sizi "Biyonik Lens" canlandırma videosuyla başbaşa bırakıyorum..




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Write the Future

Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali
2011 Cannes Lions International Festival of Creativity'de birincilik ödülü almış bu reklam Nike firmasının geçen sene düzenlenen 2010 Dünya Kupası için hazırladığı reklamdan başkası değil..

Ülkemiz televizyonlarında da gösterime giren bu reklamı izleyenler zaten hatırlayacaktır fakat izlemeyenlerin kesinlikle izlemesi lazım. Gerçekten çok başarılı bir reklamcılık örneği..

58 senedir Cannes'da düzenlenen bu festival ise her ülkeden binlerce reklam filmi / afişler ve sloganların katıldığı, tamamen yaratıcılığa göre jürinin ödülün kime gideceğini belirlediği reklam dünyasının en prestijli ödülünün sahibine kavuştuğu bir festival. Daha detaylı bilgi ve ödül alan diğer reklamları da izleyebilmek isteyenler festivalin resmi internet sayfasına buradan ulaşabilirler.

Bu senenin birincisi "Write the Future" adlı reklamı ise aşağıdan izleyebilmeniz mümkün. Ayrıca yarışmaya teslim edilirken yazılmış hakkında kısmını da aşağıdan okuyabilirsiniz..

"Every four years, the keys to football heaven are dangled in front of the international elite. One goal, one pass, one game saving tackle can be the difference between fame and forgotten. What happens on the pitch in that split second has a ripple effect that goes beyond the match and the tournament. ‘Write the Future’ was a messaging platform that allowed Nike to show how football creates this ripple effect. It allowed us to give a glimpse into the future to see what the players were really playing for, in their own lives and the lives of those that follow them. Our goal was to weave the brand into the conversations around this major tournament in a way that celebrated the participating teams and athletes and engaged football fans around the world."




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

28 Temmuz 2011 Perşembe

Sucker Punch

Sucker Punch diye bir film varmış, varlığını dün öğrendiğim.. Türkiye'de sinemalarda da gösterime girmiş 2011 yılına ait bir film..  Filmin yönetmeni ise 300'den ve Watchmen gibi filmlerden tanıdığımız Zack Snyder. Filmin tamamını daha izleme şansım olmadı fakat sweet dreams şarkısının eşlik ettiği açılış sahnesinin hayatımda izlediğim en iyi ve etkileyici açılış sahnesi olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim.

Aşağıda filmin ilk 5 dakikasını bulabilirsiniz.. Adeta, film nasıl çekilir? veya bir yönetmen nasıl açılar kullanmalıdır? derslerini veriyor bu 5 dakika..

Filmi izledikten sonra yorumumu yaparım ama biraz araştırdığım kadarıyla oynayan kızlar haricinde film çok da güzel bulunmamış.. Zaten IMDb puanının  6.3 olması da bunun bir göstergesi olsa gerek =)

Filmin websitesine ise buradan ulaşabilirsiniz..




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Akıl Almaz İnsanlar...

Herbiri yaptıkları işte artık aşmış duruma gelmiş birçok insanın akıl almaz becerilerinin ardarda eklendiği bir video. Gerçekten gözlerinizi ayırmadan izleyeceğiniz bu görüntüler tamamen gerçek ve inanması çok güç..

Klasik uyarıyı yapalım hemen: Bu görüntülerde gördüklerinizi evinizde denemeyin..  =)




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)


24 Temmuz 2011 Pazar

Herkes Gider Mi?

Hayal Kahvesi - 23 Aralık 2009
Bundan 3 ay önce falan.. Uzanmışım yatağıma, kucağımda laptop yıllık yazıyorum.. Hiç adetim olmamasına rağmen evde radyo açmışım bir yandan ama dinlemiyorum bile.. Fakat şarkının ilk satırlarıyla birlikte geçmişe daldım adeta.. Ne yazacağını o ana kadar bilememiş ben, o çaldıkça yazdım..


Her satırıyla kendi geçmişine götürüyor bu şarkı dinleyenini.. Söyleyenin acısını birlikte paylaşıp onunla düşünüyorsunuz adeta.. 

Az yürümedim Nispetiye sokaklarında defalarca, tek başıma.. Adım atmaya halim yokken sürüdüm ayaklarımı ilerleyebilmek için. Kimi zaman gecenin karanlığında bana eşlik eden sadece yağmur ve onun usulca kulağıma fısıldanan ninnisi oldu.. Kimse anlamadı, görmedi.. Beni de, kalbimi de, halimi de...

Sessiz bir gece, yorgun adımlarım
Hiç haberi yok gibi, ıslak kaldırımların
Kimse görmüyor mu? Kimse duymuyor mu?
Durup önünde kalbinin, kimse durdurmuyor mu?
 



Kaybolmuş hissedersin kendini, olacakları avcunun içi gibi bilmene rağmen.. Olursa cennete ulaşacağını sanırsın, ulaştığının cehennem olduğunu bilsende.. Kalbinde taşıdığın iyilik artık yok olmaya başlar, gözlerin donuklaşır.. Yağmur bile dostun olmaktan çıkmıştır artık, içine işleyip zarar vermeye başlamıştır sana.. Buruk bi gülümseme yerleşir yüzüne, "o"nun gibi dersin.. 


Elinde cennetin kayıp haritası
Kalbinde hazineler, yüzünde anahtarı
Kimse görmüyor, kimse bilmiyor
Ve sen hâlâ üşüyorsun..


Bazen susmak bilmeyen sorular yerleşir kafana.. Cevapsız.. Bazen de zihnindeki çift taraflı diyalogların tek konuşanı olarak bulursun kendini.. Onun yerine cevaplar vererek...


-Hâlâ yalnız mısın?
*Sadece özgür.
-Peki mutsuz?
*Sadece alışmış.
-Peki ya aşık?
*Sadece eksik... Peki ya sen? Hâlâ bekliyor musun?
-Beklemek, şimdi hiç duymayan birine, dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız. 

*Peki ya umut? 
-Umut, şimdi hiç görmeyen birine, gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız.



Yalnız hissetmediniz mi hiç? Tek başınıza? Herkes kaçışmış adeta etrafınızdan sizi tutan şey erkenden kopup gidince ellerinizden... Küçücük hissetmediniz mi kendinizi hiç koca şehrin tanımadığınız vücutlarla örtülü dokusunda? Bitmedi mi herşey? Bir anda..

Herkes gider mi? Herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam, her şey biter mi?
Çok erken değil mi? Erken değil mi?
Söyle bana küçük adam, herkes gider mi? 


Herşey geçer diye beklersin, karışıklıklar geçsin.. Ama geçmez. Kaçanlar.. Zaten korkak. Erken dersin.. Acımaz..

Yağmur diner mi? Yağmur diner mi?
Söyle bana küçük adam, söyle bana küçük adam
Herkes gider mi? Herkes gider mi?
Söyle bana küçük adam, söyle bana küçük adam
Çok erken değil mi? Erken değil mi?
Söyle bana küçük adam, söyle bana küçük adam
Yağmur diner mi? Yağmur diner mi?
Söyle bana küçük adam, söyle bana küçük adam.. 





Şimdi durduğum yere bakıyorum da çok uzaktayım bu düşüncelerle bu şarkıyı dinleyen çocuktan..
Hayal? Güzel şey.. Kovalamak lazım hem de yorulmadan, yılmadan.. Bıktığın anda tekrar tutunup daha da kendine çekerek yaklaşmak lazım hayallere.. 
Aşk? Çok şeyden güzel ama herşeyden değil.. Bulduğunda bırakmaman gereken cinsten.. 
Huzur? Herşeyden güzel.. Ulaşmanı engelleyen ne varsa silip atmak gerek.. Acımadan, tek seferde.. 

Çünkü olağan, yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak... 

 




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

12 Temmuz 2011 Salı

Kiwi!

Yeni Doğmuş Bir Kiwi
Yeni Zelanda'nın ulusal kuş türüdür Kiwi'ler. Kuş olduklarına bakmayın, aslında uçamazlar bu zavallılar. Senede yalnızca 1 adet yumurta bırakabilmelerine rağmen 70 milyon yıldır yeryüzünde bulunmaları da oldukça ilginç aslında..

Uçamıyorlar demiştim ya, sanırım kuş olup uçamamanın verdiği utançla yerde, bir delikte yaşıyorlar zavallılar. Bir köstebek gibi gerçeklerden kaçarcasına.. Zaten gözleri de 70 milyon yılın üzerlerine çöktürdüğü karanlık yüzünden neredeyse kör olmuş..

İşte başrolünü bu kuşun aldığı, adı da zaten Kiwi! olan bir animasyon var. 2006 yapımı olan bu kısa animasyon hayata dair çok büyük şeyler anlatıyor bence.. Bu yüzden ne kadar eski olursa olsun, herkesin izlemesi gerektiğine inandığımdan ve izleyenlerin de tekrar bu hüzünlü kuşu hatırlaması için Çok Hücreli Yaşam'da yer almasını istedim...




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Hayallerimizi Satmadık Ya ?...


"Rina"  diye bir film var. Gökçeada'da çekilmiş bir Türk filmi. 2010 yapımı kendi içerisinde ufak bütçeyle çekilmiş iddiasız bir film. Öyle büyük oyuncular da oynamıyor zaten genelde hepsi genç yetenek..

En büyük oyuncusu Erdal Tosun filmin. Filmi izlemezseniz büyük şey kaçırırsınız desem? Çok da gerek yok aslında..

Fakat bir final sahnesi var ki... Erdal Tosun'nun sesinden dinlemek lazım aşağıdaki satırları..





Gitmek cesaret ister ufaklık
Gidecegin yer neresi olursa olsun
Sevdiklerinle arana mesefe girince
Varış yerinin hiç bir anlamı kalmaz.
Vedalaşmakta zor iştir biliyor musun ?
Oturursun geminin kıçına.
Bakarsın sevdiklerine gittikçe ufalırlar ufalırlar kaybolurlar
O zaman anlarsın işte
Vedalaşmak asıl kalana değil gidene koyar...
100 defa söyledim sana hüzünlü değilim, mizacım böyle.
Bak şarabımla beraberim.
Çocukluğumdan beri hayaller kuruyorum
Şarabımdan Ayrılmadan hemde.
Ben şarabımdan Ayrılmıyorum.
O da bana bunca gidene rağmen hala hayal kurdurtmaya devam ediyor.
Ne olmuş yani büyük adam olamadıksa?
Hayallerimizi satmadık ya ?..







(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

8 Temmuz 2011 Cuma

Bye Bye Harry!


30 Haziran 1997 yılında ilk kez okuyucularıyla buluştu Harry Potter. İlk macerasının adı Felfese Taşı idi. Daha o zamanlar dünyanın en zengin kadınlarından biri olacağının henüz farkında olmayan J.K.Rowling adında bir kadın yazmıştı bu çocuk hikayesini..

1999 yılında Azkaban Tutsağı raflardaki yerini alana kadar aslında çok da bilinen bir roman değildi, bilenler ise çocuk romanı diyerek burun kıvırıyorlardı ve ben de onlardan biriydim =) Azkaban Tutsağı'nın basılmasıyla birlikte ilk kitabını okuyup seriye bir şans vermek istedim ve 3 kitabı birden sadece bir hafta içersinde bir solukta okudum..

12 yıl olmuş yani "Mr and Mrs Dursley, of number four Privet Drive, were proud to say that they were perfectly normal, thank you very much." cümlesini ilk okuduğum günden bu yana.. 23 yaşında olduğum düşünülürse hayatımın yarısından çoğunda Harry eşlik etmiş hayal dünyama..

Her kitabını merakla bekledim kitapları bitti, filmleri çekilmeye başlanınca Harry Potter bir süre daha hayatımızda diye mutlu oldum çünkü heyecanla beklediğim filmler oluştu bir anda hayatımda. Fakat dün yapılan Harry Potter and the Deathly Hallows galası adeta bir çağın kapandığının habercisiydi benim yaşımdakiler için..

Çocukluğumuzdan bir parça daha koptu gitti işte..

Daniel Radcliffe (Harry Potter), Emma Watson (Hermione Granger), Rupert Grint (Ron Weasley) ve J.K.Rowling'in gözyaşları içinde Gala'da hayranlarının karşısında yaptıkları konuşmaları aşağıdan izleyebilirsiniz..

J.K.Rowling'in de dediği gibi "Whether you come back by page or big screen, Hogwarts will always be there to welcome you home.."



26 Haziran 2011 Pazar

"Koç"suzluğa...


Belki de "..."suzluğa olmalıydı başlık çünkü benimle birlikte mezun olan 850 kişinin tamamı da o üç noktanın yerine beş koca yılı sığdırdılar...

"Son" yazanlar olur o üç noktanın yerine. İyi-kötü tüm yaşanmışlıklarını kalplerinde götürecekleri yer orasıdır çünkü.. Mezuniyet gecesinde kadehlerini onun şerefine kaldırıp dudaklarından tek bir kelime dökülmüştür belki de:

Sonsuzluğa..

"Aşk" ile doldurmak isteyenler olabilir boşluğu.. Beş senede çok acımıştır belki de bunların canı, çok çekmişlerdir aşktan, aşık oldukları insanlara verdikleri sınırsız şanslardan, paramparça olmuş kalplerini bir bütünmüş gibi göstermeye çalışmaktan.. İşte bunlar kendilerine bile itiraf etmeye çekindiklerinden, masadaki kadehler ne için kalkarsa kalksın hep içlerinden hep sessizce ve hep aynı şeyi fısıldarlar:

Aşksızlığa..


"Kimse" koysak nasıl olur peki? Beş senedir kardeş bellediği tüm arkadaşlarıyla her gece aynı tabaktan yemek yemeye alışmış kişiler belki de bu kelimeyi koymak isterler. Bilirler ki okullarının o siyah demir kapısından dışarı adımlarını attıklarında kalabalık içerisindeki yalnızlardan biri olacaklardır, dertlendiklerinde alt odaya inemeyecek veya triplerini çekeceklerini bildikleri arkadaşlarına sataşamayacaklardır.. İşte bunlar mezuniyet kadehlerini kaldırdıklarında tek kelime dahi edemezler çünkü her kelime boğazlarında birer yumruya dönüşüp canlarını acıtır, gözleri konuşur onlar yerine ve haykırırlar artık yaşlarla ıslanmış bir halde:

Kimsesizliğe..

Üniversiteden ayrıldıkları gün bilinmezliklerle karşılaşacaklar da kaldırdılar kadehlerini.. Kimisi askerliğe gitmeye hazırladı kendini daha okula ilk adımını attığı anların hatıraları belleklerinden silinmeden kimisini ise iş bulabilme stresi sardı. Sondan korksalar da söylüyorlar işte, hem başka çareleri mi var?

Belirsizliğe..


Diğer kelimeler de yerlerini almak isterler bu boşlukta, dökülmek isterler farklı farklı dillerden: Belki Tükenmişliğe, Bitmişliğe, Çaresizliğe kaldırır kimisi kadehini belki de Haksızlığa, Yoksunluğa, Zamansızlığa..

Ama ben tek bir şeye kaldırdım kadehimi dört gün önce, tek bir şey fısıldadım hayata; kadehimden aldığım yudumlar içime oluk oluk akan gözyaşlarıma dönmeden hemen önce, gürültüde eriyen sesimle..

"Koç"suzluğa..

21 Haziran 2011 Salı

Ezel: Son Oyun


***Spoiler İçerir***

******Spoiler******

Hala burayı okuyosan demek ki ya inatla dizinin sonunu öğrenmek için ya kaşınıyosun ya da izlemişsin burada yazılanları merak ediyorsun =) Başlayalım o zaman..

Herşeyden önce bence gerçekten güzel bir final, akıllı bir "son oyun" izletti bize senaristler. Deniz feneri sahnesinin ucunu açık bırakarak ise herkesin istediği sonu kendine göre çekmesini istediğiler 2 senelik serüvenin son satırlarından...

Cengiz'in ölümü, Eyşan'ın kurtarılamaması, Ezel'in çaresizliği... Mükemmel oynamış her bir oyuncu, her biri - Eyşan bile - en iyi şekilde rol yapmış bu sefer. Bu kadar duygu selinin, farklı duyguların patlama yaptığı bir bölümde tüm oyuncuların sırıtmadan oynayabilmesi gerçekten büyük başarı, ayrı ayrı kutlamak lazım herkesi.

Dizi bitti bitmesine de en sondaki deniz feneri sahnesiyle bir bilinmezlik bıraktı izleyicilerine.. Ben ortada bir bilinmezlik olmadığına inanan kesimdenim aslında, o kapıyı açan ÖMER'di.. Ezel'i öldürmüş, Ezel'li hayatı bir kenara bırakmış ve çocuğunun 20 yaşına gelmesini sakince bekleyen ve oğluyla, Can'ıyla kavuşmayı bekleyen bir Ömer Uçar.

Dayı'nın son sözüyle başlamak lazım anlamaya çalışmaya, çünkü asıl bilinmezlik o sözün içerisinde gizli..

"Herşeye rağmen, herşey bittiğinde, Ezel aşkın kazanacağını, adaletin yerini bulacağını zannediyordu... Ama mutlu sonlar hikayelere mahsus... Benim anlattığım hikayeyse çoktan bitti, sonrasında yaşananlar hiç olmadı.. Çünkü gerçek hayatta ölüler bizlerle konuşmaz, aşk intikamdan güçlü değildir, herşeyi affedecek güçte arkadaşlıklar yoktur yaşadığımız yerlerde... Gerçek hayatta babalar ve oğullar ölümü yenerek kavuşamazlar birbirlerine, kavuşabilirler mi?"

Dayı'nın işte bu son sözleri aslında o zarftan çıkan, Dayı'nın Ezel için Can'a okunsun diye yazdığı hikayenin son satırlarından başka birşey değil. Zaten son sahnede Can motorundan indiğinde görebiliyoruz Dayı'nın zarfını..

Olay örgüsü ise şu şekilde gelişmiştir aslında.. Yıllar geçtikçe Can'a hediyeler verildikçe ve her sene hikayenin bir kısmı okundukça Can gerçek babasının kim olduğunu öğrenmeye başlar. 20 yaşına geldiğinde ise artık hikayenin sonuna gelinmiş ve son satırları Azad, Can'a okurken deniz fenerinin anahtarını da ona vermiştir. Dayı'nın benim anlattığım hikaye çoktan bitti demesinin sebebi yaklaşık 10 sene önce yaşanmış bir hikayeden, Ezel'in hikayesinden bahsetmesi.. Sonrasında yaşananlar hiç olmadı demesinin sebebi Ezel'in hikayesinin bir başı ve sonu olmaması.. Gerçek hayatta olmayacak şeyleri sayması ise kendisinin mektubuna ölülerin konuşması olarak gönderme yapmasından da anlaşılabileceği üzere aslında o hikaye esnasında gerçekten olmuş şeyler.. Ve gelelim son cümleye... Son cümle bu bilgilerin ışığında alenen Can'a git babanla anahtarını aldığın yerde buluş demek, baba ve oğul ölümü yenerek kavuşsun demek.. Can da aynen bunu yapıp babasının yanına gidiyor ve aslında Ezel'in hikayesi mutlu sonla bitiyor..

O kapıdakinin Ömer olduğuna dair mektuptan sonraki en önemli kanıt ise kafasını kaşıma hareketi. Özellikle ilk sezonda (ilk bölümün son sahnesi, 3. bölümde maskeli balo sahnesi gibi) gözümüze bariz bir biçimde sokulan Ezel'in karakteristik hareketi bu hareket. Kapıyı açan adamın da aynı hareketi yaptığını rahatça görebiliyoruz.

Peki eğer böyleyse trende ne oldu? O yüzüğün içerisinde ne vardı? Kalp atışlarını minimum seviyeye getiren, insana sanki ölmüş süsü verebilen ilaçlar piyasada mevcut. Ezel o yüzüğün içinden işte bu tarz bir ilaç içti. O da öleceğini sanıyordu fakat Dayı, Ezel'in intihar edebileceği bir noktanın gelebileceğini öngörüp Ezel'in hayata bir şans daha verebilmesini sağlamak amacıyla Ezel'i kandırdı..

Son Oyun, Dayı'nındı...


***Spoiler İçerir***

******Spoiler******

13 Haziran 2011 Pazartesi

Ölümsüz Tek Canlı


Çok ilginç değil mi? Ölümsüzlük..

Dünyada ölümsüzlüğe ulaşabilmiş tek bir canlı varmış o da bir denizanası cinsi olan Turritopsis Nutricula. Bu canlı cinsel olgunluğa eriştikten sonra kendisini polyp denilen çocukluk zamanına geri döndürebiliyor. Yani sonsuz bir döngünün içerisindeki Benjamin Button gibi düşünebilirsiniz bu canlıyı =) Biri öldürmedense ölmüyorlar aynı bir Elf gibi =)

Bu çocukluğa dönme işleminin ingilizce adı transdifferentiation yani bir hücrenin başka bir hücre haline dönüşebilmesi. Toplam yarıçapı 4-5 mm olan ve üzerinde 80-90 dokunaç taşıyan bu olağanüstü canlının kendini gençleştirmek için uyguladığı bu sistemi aslında kertenkeleler yeniden kuyruk uzatmak için veya tavuklar hasar almış gözlerini yenileyebilmek için kullanıyorlar. Ama Turropsis nutricula hariç hiçbir canlı tüm vücüdunu tamamen yenileyip ölümsüzlüğe ulaşabilmiş değil.

Aslen Karayiplerde yaşadıkları varsayılan bu denizanaları şu an tüm dünyaya yayılmış durumda ve sessiz bir istila gerçekleştirmiş haldeler. Fakat bir çok balığın besin maddesi oldukları için sayıları tehlikeli boyutlara ulaşmış değil.

Bilim adamları ise gelecekte olası bir gençleştirme iksirinin bu canlılar sayesinde bulunabileceğinden bir hayli ümitli..

Aşağıdan farklı evrelerde çekilmiş Turritopsis Nucricula fotoğrafları bulunan slayt gösterisini izleyebilirsiniz..

Ne Diyelim Öldürmeyen Allah Öldürmüyor Arkadaşlar =)



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

Not: Şehir Dışında Olacağımdan Haftaya Salıya kadar Yokum =( Görüşmek Üzere ÇokHücreliler!! =)

12 Haziran 2011 Pazar

Kızlar Asla Pırtlamaz !!

Erkekler arasında efsaneler vardır kızların bazı durumlarıyla ilgili.. Karşımızdaki kızın güzelliğini veya onunla ilgili hayallerimizi, kızı iğrenç pozisyonlarda hayal edip bozmak istemeyiz aslında.. Zaten eğer bir kızı oyle bir pozisyonda oldu ki bastıysan o görüntü lanet gibi yapışır üstüne, çıkmaz gözünün önünden =)

İşte biz erkekler, bu sebeplerden olsa gerek, kızların pırt yapmadığına, salyalı smüklü hapşurmadıklarına, geğirmediklerine ve hatta pembe kaka yaptıklarına inanan bir cinsiz.. En büyük temennim bunun böyle de kalması.. Bu inanç sistemimiz hiç bozulmasın =)

Fakat 2 tane meraklı genç, kızların da kendileri gibi birer insan olduğunu kanıtlama çabasıyla sınıfın en güzel kızını takibe alarak, onların nasıl hiç pırtlamadan veya geğirmeden yaşayabildiklerinin sırrını çözmüşler..

Collegehumor yapımı bu videonun tüm erkekler alemi düşünce yapısını yeni bir boyuta taşıyacağı kesin =)



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

11 Haziran 2011 Cumartesi

Gerçek Angry Birds


iPhone'da fenomen olmuş, gelmiş geçmiş en çok indirilen oyunlardan biri Angry Birds. Birçok kişinin bilip oynadığına eminim ama yine de bilmeyenler varsa oyun sapanınıza koyduğunuz kuşlarla belirli bir mesafede uzaktaki yapıların içerisinde duran veya da açıkta duran domuzları vurarak onları patlatıp puan kazanmaya çalışıyorsunuz. Oyun gitgide zorlaşıyor ve level sistemi üzerine kurulu.

İşte bu oyunun gerçek versiyonu tam 1 ay önce Barcelona'da sokağa kurulmuş. İşin garip olan tarafı ise telefonunuzdan oynadığınız oyunu aynen önünüzde hazırlanan sistemde canlı olarak görebilmeniz. O kadar eğlenceli gözüküyor ki insan o tarihte Barcelona'da bulunmadığına üzülüyor resmen. Sizin atış hızınıza ve açınıza göre şekillenen gerçek platform aslında tam bir mühendislik harikası.

T-Mobile tarafından düzenlenen bu düzenek bakın nasılmış =)




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

10 Haziran 2011 Cuma

Entourage: Final Season


En çok sevdiğim dizilerden biri Entourage. Her karakterde ayrı ayrı kendinizi görür, onlarla üzülür, onlarla sevinirsiniz.. Her sene yazın gelmesini iple çekmenizdeki sebeplerden biridir Entourage ama her şey gibi ne yazık ki bu bizim Entourage'la geçireceğimiz son yazımız olacakmış.

En son darmadağın olmuş bir grup bırakmıştık arkamızda, uyuşturucu bağımlısı olmuş porno yıldızlarla yatığ kalkan bir Vincent Chase hepimizin yüreğini burkarken, bir şekilde işleri düzelteceğine inandığımız Ari Gold'da karısından boşanma noktasına kadar gelip en büyük projesini yerle bir edince tabiri caizse "bok" gibi bırakmıştı bizi senaristler 1 senelik uzun bekleyişimizde.

30 dakikalık süresi normalde bile yetmezken, dizi finali olması dolayısıyla süresinin belki daha uzun olacağını umarak sizleri geçtiğimiz günlerde yayınlanan ama aslında pek bir şey göstermeyen sezon öncesi fragmanıyla başbaşa bırakıyorum..




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

9 Haziran 2011 Perşembe

Trunk Monkey

Suburban Auto Group adlı şirketin kullanıcılarına sunduğu devrimci yenilik. Trunk Monkey trafikte her derdinize deva.. Kaçırılmaya, rüşvete, yumurta atan çocuklarla mücadeleye hatta kızınızın buluşmalarına bile o bakıyor.. Artık herşey Trunk Monkey'in kontrolü altında...










Bence herkesin keyifle izleyeceği süper bir reklam =)

Aşağıdaki videodan en sevilen reklamlarını izleyebileceğiniz gibi, tüm videoların bulunduğu Trunk Monkey resmi sitesine de buradan ulaşabilirsiniz..



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

8 Haziran 2011 Çarşamba

Game of Thrones


Game of Thrones, şu sıralar sardığım olağanüstü dizinin adı.. Daha ilk sezonunun 8. bölümünde olmasına rağmen (sezonun tamamının 10 bölüm olması planlanıyor) beni en çok heyecanlandıran dizi olduğunu söyleyebilirim..

Dizi aslında fantastik tarzda olan "A Song of Ice and Fire" adlı serinin ilk kitabının uyarlaması. Yüzüklerin efendisi gibi yıllar önce yazılmış ve bitmiş bir seri de değil bu üstelik. George R. R. Martin tarafından yazılan ve 7 kitap olarak tasarlanan serinin (Game of Thrones, Clash of Kings, Storm of Swords, A Feast for Crows, Dance with Dragons, The Winds of Winter, A Dream of Spring) son 2 kitabı daha yazılma aşamasında dolayısıyla raflardaki yerlerini daha alamadılar.

Ben kitaplarını okumadığım için mi yoksa fantastik türde olmasına rağmen gözümüze gözümüze sokulan ucuz fantastik öğeler olmadığından mı (ilk 8 bölümde hiç yok hatta) bilmiyorum ama dizinin resmen bağımlısı oldum =) Zaten HBO dizilerini takip eden ÇokHücreliler'in de bileceği gibi, HBO daha önce çok başarılı dönem dizileri yapan (Rome bunun güzel örneğidir), makyaja, kostüme ve ortama çok önem verip sizi dizinin içine çekmesini çok iyi başaran bir kanal. Yapımcıları oldukları Game of Thrones'da da yine büyük iş başarmışlar...

Dizinin tek kötü tarafı -romandan uyarlandığından- çok fazla karakter olması ve bunlarla bir anda alışamamanız fakat dizi bölümlerin içerisindeki süre ayarlamalarını başarılı bir şekilde ayarlayarak, bölümler de ilerledikçe bu problemden sizi kurtarıyor..

Gelelim konusuna..
Başlarını Starks, Lannisters ve Baratheons'ların çektiği 7 Büyük aile Mythical Land ve Westeros adı verilen bölgelerin konrolü için savaşmaktadır. Bir gün Kral Baratheon, eski dostu Robert Stark'a "Hand of the King" -Kralın Sağkolu- olması için teklif götürür. Robert,istemese de, bu teklifi kralın hayatının tehlikede olabileceği endişesiyle kabul eder. Bu arada Lannister ailesinden olan Kraliçe Cersei de Kralı indirip yerine ailesinden birini getirmek için planlar yapmaktadır. Büyük Denizin karşı tarafında ise düşmüş Kralın soyundan gelen son Targaryen'ler tekrar tahta oturabilmenin peşindedir. Tüm bölge büyük bir savaşın eşiğindeyken, kuzeyde ise bin yıldır uyumakta olan ama artık uykularından uyanan White Walkers'la insanlığın arasında ayakta durek tek şey ise hayatlarını bu işe adamış Night's Watch ekibidir...

Sloganı "You Win or You Die" olan ve Amerika'da pazar akşamları yayınlanan dizinin, resmi sitesine buradan, 9.5 puan aldığı oyuncular ve karakterlerle ilgili detaylı bilgiye ulaşabileceğiniz IMDB sayfasına buradan, fragmanını ise aşağıdan izleyebilirsiniz..

Ayrıca kitaplarına merakı olan ve incelemek isteyenler "A song of Ice and Fire" serisi hakkında detaylı bilgiye de buradan ulaşabilirler..



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

7 Haziran 2011 Salı

Microsoft vs. Java

Microsoft ve Java arasında yıllardır süregelen bir çekişme olduğu aşikar. Genel sebebi ise Microsoft'un özgürlüğü kısıtlama çabası fakat Java'nın her platformda özgürce çalışabilmesi ve bunu savunması...

Java tarafını tutan bir grup tarafından sanki film fragmanıymış gibi hazırlanan bu video ise bence çok güzel düşünülmüş bir eğlencelik olmuş =)



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

6 Haziran 2011 Pazartesi

Sevdiğin Kadar Sevilirsin


Can Yücel'in bu muhteşem şiiriyle daha ilkokul yıllarımda forward edilmiş bir mail sayesinde tanıştım. İlk okuduğum anda kapıldım şiire,sözlerine.. Çok sevdim.. Bir kağıt kalem çıkartıp yazdım hemen şiiri beyaz bir sayfaya ve okula götürdüm arkadaşlarıma okutmak için.. Onlar da beğendiklerini söyledikçe şiiri sanki ben yazmışçasına mutlu oluyordum, o kadar sahiplenmiştim yani =)

O zamandan beri hep kulaklarımda çınlanır aslında son dizeler: Sevdiğin kadar sevilirsin...

İlker Göçoğlu'nun yorumuyla dinleyebileceğiniz şiirin videosuna da aşağıdan ulaşabilirsiniz...



Sevdiğin Kadar Sevilirsin!..


Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif…
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç!…

Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü…
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin!…

Yaşadıklarını kar sayma;
Yaşadığın kadar yakınsın sona…
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün!…

Gülebildiğin kadar mutlusun,
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin…
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin!…

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer,
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın…
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer,
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın!…

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın…
Unutma! Yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ıssıttığı kadar sıcak!…
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın,
Ve güçlü hissetiğin kadar güçlü…
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin!…

Bunu unuttuğunda aldığın ner nefes kadar üşürsün,
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutursun…
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli…
Bebek ağladığı kadar bebektir,
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin!…
bunu da öğren!…


Sevdiğin kadar sevilirsin !!!






(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

5 Haziran 2011 Pazar

Camdan Bir Gün

Gelecekle ilgili bir sürü senaryo gördük. Bazıları uçan arabaları içeriyordu, bazıları bizimle konuşan evleri, bazıları da direksiyonuna dokunmadan bizi evlerimize bırakan arabaları...

Fakat cam ve seramik sektörlerinde dünyanın önde gelen markası Corning bize çok farklı ve şık bir gelecek gösteriyor. Camdan Bir Gün (A Day Made of Glass) adını verdikleri bu videoda, üzerinde çalıştıkları projelerini dünyaya gösteriyorlar aslında.

Gelecek böyle olacaksa sabırsızlıkla geleceği bekliyorum diyerek sizi videoyla başbaşa bırakıyorum =)



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

4 Haziran 2011 Cumartesi

Model



Model diye bir grup varmış meğer, daha dün keşfettim. Çok başarılı, sözleri güzel, melodisine kendinizi bırakabildiğiniz şarkılar yapmışlar...

Şarkıları aslında radyodan hep kulağıma zamanında çalınmış, dinledikçe bazıları çok tanıdık geldi. Kökleri İzmir'e uzanan ve ilk albümleri olan Perili Sirk'i 2009 da çıkartan grup aslında İstanbul'da Bronx gibi mekanlarda uzun süredir çalmaktaymış. Yapımcılığını Demir Demirkan'ın üstlendiği Diğer Masallar adlı ikinci albümleri ise tek kelimeyle muhteşem.

İkinci albümlerinde beğenmediğim, zayıf, öylesine koyalım dedikleri herhangi bir şarkı resmen yok. Manga'nın son albümünden sonra, bende koşup albümlerini alma isteği duyandıran tek albüm açıkcası Model'in Diğer Masallar albümü.

Bir Melek Vardı, Değmesin Ellerimiz ve Yalnızlık Senfonisi adlı parçalar ise favorilerim..

Canlı performanslarını da merak edip izlemek isteyenler, aşağıdan Değmesin Ellerimiz adlı şarkılarının CNN Turk'de yayınlanmış versiyonunu izleyebilirler..




(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

3 Haziran 2011 Cuma

Fifa 12 - Sızan Tanıtım Videosu

Biz hala Fifa 11 oynayalım, EA Sports aslında Fifa 12'yi çoktan bitirmiş ve kendileri için bir tanıtım videosu hazırlamış bile. Fakat çalışanlarından biri bu videoyu aylar öncesinden yürütüp youtube'da hemen paylaşmış tabi =)

Fifa tutkunlarını baya baya heyecanlandıran ve merak içinde bırakan bu videoyu bence PES severlerin de en azından kıyas yapabilmeleri amacıyla izlemesi gerekiyor. Özellikle fizik motorunun inanılmaz geliştirilmesiyle oluşmuş impact engine sistemi son derece başarılı ve övgüyü hak eder duruyor. Adamınızın düşüş şekline göre sakatlığın ciddiyetinin artması ve kendi kendine sakatlanabilmesi ise impact engine motoruna dahil olan bonus özellikler.

9 dakikalık aşağıdaki videodan tüm detayları öğrenebilmeniz mümkün. Görüntü kalitesi videonun kaçak olması sebebiyle biraz düşük..



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

2 Haziran 2011 Perşembe

Woman Language Translator: The Manslater

Sonunda!! Beklenen icat, erkeklerin yarayan kanasına çözüm artık geldi: The Manslater.

"Kadınlar ne ister?" Diye düşünmeye Son!

Erkeklere Süper Haber!! Artık kız arkadaşınızın aslında ne demek istediğini size tercüme eden ve onlardan trip yemenizi engelleyen, kadınların dilinden anlayıp dediklerini sizin de anlayabileceğiniz şekilde tercüme edebilen bir alet var. Tam anlamıyla asrın buluşu.

Çifler arasında artık kavga yok, trip yok, kızmak yok, surat asmak yok ve en önemlisi arkadaşlarınızla aktivite yapmak istediğinizde izin koparmak çok kolay..

Aşağıdaki videodan The Manslater'ın kullanımını öğrenebilirsiniz =)



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

1 Haziran 2011 Çarşamba

Teknolojinin Son Harikası

Yeni bir ürün çıkmış piyasaya, tüm alışkanlıkları, tüm teknolojinin gidişatını değiştirecekmiş...

Üstelik de ufak, kolayca taşınabilir.. Ayrıca şarj-pil-kablo gerektirmeyen bu ürünü kullanmak için yapmanız gereken tek şey ise kapağını kaldırmak.. İşin güzel tarafı hiçbir zaman çökmeyeceği, tekrar başlatma gerektirmeyeceği ve ellerinizi bile kullanmadan sisteme erişebileceğiniz vaad ediliyor...

Bu icadın adı ise Book! İzleyelim =)



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

31 Mayıs 2011 Salı

En Şirin 10 Bebek Resmi

Bebekler çoğu insanın aslında zayıf noktası.. Yumuşacık tenleri, masumlukları, ufacık elleri, parlayan gözleri ve içten gülüşleriyle herkesin kalbini kolayca fethedebiliyorlar.


Newbornbabyzone.com ise bir yarışma düzenleyip okuyuclarından şirin buldukları bebek resimlerini yollamalarını istemiş. Finale kalan 30 fotoğraf arasından ise aşağıda slayt şovunu izleyebileceğiniz en şirin 10 bebek resmi sıyrılmış..



Bu resimler, bebeği olan olmayan tüm ÇokHücrelilere gelsin =)

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Transformers 3: Dark of the Moon

İlk filmi Transformers (2007) ile seriye çok güzel bir başlangıç yaparak dünya çapında 710 milyon dolar gibi bir hasılata ulaşan, ikinci film Transformers: Revenge of the Fallen (2009) ile hayran kitlesinin beklentilerini tam olarak karşılayamamasına rağmen dünya çapındaki gişe hasılatını 850 milyon dolara çıkartan çocukluk kahramanlarımız Transformers'lar, Amerika'da 29 Haziran'da gösterime girecek son filmleri Transformers: Dark of the Moon ile 1 Temmuz'da ülkemizdeki beyazperdelerde yerlerini alacaklar.

İlk iki filmle karşılaştırıldığında, kadrosundaki en büyük değişikliğin başroldeki kadın oyuncusunda olduğu hemen göze çarpıyor. Mikaela Banes rolundeki Megan Fox'un yerine artık Carly Miller rolüyle Victoria's Secret Meleklerinden Rosie Huntington-Whiteley'i izleyeceğiz.

İlk iki filmde olduğu gibi Transformers: Dark of the Moon'un yönetmenlik koltuğunda Michael Bay otururken, yapımcı rolünü ise yine Steven Spielberg üstlenmiş. Bay, bu filmde asıl gayesinin eskisinden de büyük bir prodüksiyon yaratmak yerine karakterlere ve hikaye örgüsüne daha fazla önem vermek olduğunu geçtiğimiz günlerde açıkladı.

Bu filmin Michael Bay'i yönetmenlik koltuğunda göreceğimiz son Transformers filmi olacağının ve ilk iki filmin yazarları Roberto Orci ve Alex Kurtzman'ın Transformers: Dark of the Moon'un yazar kadrosunda yer almadıklarını hatırlatmanın da faydası var.

Aşağıdan izleyebileceğiniz 4. Fragman, geçtiğimiz günlerde filmin resmi websitesinde yayınlandı. 1080p haline getirip tam ekran izlemeniz, filmsever ÇokHücrelilere tavsiye edilir =)



(BlackBerry'den videoyu izleyebilmek için buraya tıklayın)

29 Mayıs 2011 Pazar

İyi Bir Profil Fotoğrafı Nasıl Çekilir?

Facebook açıldığından beri gençliğin en büyük kaygısı ne politika, ne felaketler sadece güzel profil fotografı çekmek oldu =)

Kimisi kamerayı havada tuttu aşağıdan sırıttı, kimisi geçti ayna karşısına aynadan yansıyan yüzlerce fotosunu çekti, kimisi arkadaşlarıyla grup fotografları çektirip onları koydu profil fotografları yerine.

Bugune kadar hiç "mükemmel fotograf çekme" araştırması yapılmamıştı. Samsung firması işte tam bu noktaya el atmış, adamlar oturmuş, düşünmüş taşınmış, iyi bir profil fotografını nasıl çekebiliriz diye dert etmişler kendilerine..

Yaratıkların fotoğraflarını çekerek de kendilerine adadıkları bu görevi bir kademe daha zorlaştırmışlar. Açıkcası süper de başarmışlar bu işi. Yani hikayelerden çıkma yaratıklara resmen aşık olası geliyor insanın =)

Bakalım Çok Hücreliler kendi profillerinde bu taktikleri kullanacaklar mı =)

28 Mayıs 2011 Cumartesi

22 Ağustos İnternet Yasağı İçeriği


Sürekli etrafta konuşuluyor bu özgürlüklerimizi kısıtlamaya çalışan en saçmasapan değişiklik. Fakat detaylarını tam olarak bilmeyen, tamam bu kadar yürüyüş yapılıyor da içeriği ya da detayları ne bu işin acaba diye düşünen Çok Hücreliler'in TR-Portal.net'den almış olduğum sıkça sorulan sorulara göz atmasında fayda var..

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Tayfun Acarer, 22 Ağustos tarihinde Güvenli İnternet Hizmeti adı altında yapılacak olan yasaklamalarla ilgili olarak akıllarda oluşan tüm soruların cevaplarını 5 Mayıs tarihinde yaptığı basın toplantısı ile verdi. İşte sorularınıza yanıtlar;

1- Güvenli İnternet Hizmeti nedir?

Güvenli İnternet Hizmeti Erişim Sağlayıcılar tarafından altyapısı oluşturularak isteyen kullanıcıların İnternet’ten güvenli hizmet alma seçeneğidir.

2- Güvenli İnternet Hizmeti düzenlemesinin hukuki dayanağı nedir?

Elektronik Haberleşme Kanunu uyarınca çıkarılan Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin İnternetin Güvenli Kullanımı başlıklı 10.maddesi, İşletmecilere İnternetin Güvenli Kullanımına yönelik ücretsiz alternatif hizmet sunma yükümlülüğü getirmektedir. Diğer taraftan Türkiye’de İnternet’in güvenli kullanımına yönelik şikâyet ve talepler doğrultusunda Güvenli İnternet Hizmeti ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Bu nedenle, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun 22/02/2011 tarihli ve 2011/DK-10/91 sayılı Kurul Kararı ile “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar” belirlenmiştir.

3- Güvenli İnternet Hizmeti ne zaman faaliyete geçecektir? Güvenli İnternet Hizmeti’nin getirdiği yenilikler nelerdir?

Halen sunulan internet hizmetine ilave olarak, işletmeciler 22 Ağustos 2011 tarihinden itibaren, isteyen kullanıcıların tamamıyla özgür iradeleri ile seçebilecekleri alternatif Güvenli İnternet Hizmeti sunacaklardır.

Söz konusu hizmet, halihazırda birçok işletmeci tarafından ücret karşılığı sunulan filtreleme hizmetlerine veya ücretli filtreleme programlarına alternatif olarak sunulacak seçenekli, abonelerin istedikleri takdirde kullanabilecekleri ücretsiz bir filtreleme hizmeti olacaktır.

4- Güvenli İnternet Hizmeti’ni almak zorunlu mudur?

Güvenli İnternet Hizmeti bir zorunluluk olmayıp, talep eden aboneler alabilecek, talep etmeyenlerin İnternet erişimlerinde ise mevcut duruma göre hiçbir değişiklik olmayacaktır.

Bu hizmeti alıp almama, seçip seçmeme konusunda kullanıcıların rızası esas olup, tam bir özgürlük mevcuttur.

5- Bu uygulama ücretli midir?

Bu uygulama ücretsizdir.

6-Güvenli İnternet Hizmeti ile kullanıcılar sınıflandırılacak/sınırlandırılacak mıdır?

Bu hizmetle İnternet kullanıcıları sınıflandırılmamakta, bilgiye erişim kısıtlanmamaktadır.

7- Kullanıcılar Güvenli İnternet Hizmeti’nde yer alan profilden yalnızca birisini mi seçebilecekler?

Hayır, istemeyen kullanıcının herhangi bir seçim yapması zorunlu değildir. Kullanıcı istediği zaman bir web sayfası üzerinden istediği profile geçiş yapabilecektir. Kullanıcı, Güvenli İnternet Hizmetini seçse dahi istediği an filtresiz İnternet hizmetine de erişebilecektir. Tek bir profili kullanma zorunluluğu diye bir durum olmayacaktır.

8- Güvenli İnternet Hizmeti’nin seçilmediği durumda ne olacaktır?

Güvenli İnternet Hizmetini tercih etmeyen kullanıcının İnternet erişiminde mevcut duruma göre hiçbir farklılık olmayacaktır. Güvenli İnternet Hizmeti’ni seçmeyen kullanıcı zaten kullandığı İnternet hizmetini aynen kullanmaya devam edecektir.

9- Güvenli İnternet Hizmeti hangi profillerden oluşmaktadır?

Güvenli İnternet Hizmeti, mevcut Standart profile ilave olarak, çocuk profili, aile profili ve yurtiçi profilindenoluşacaktır.

Çocuk Profili Kurum tarafından işletmecilere gönderilen alan adı, IP adresi ve portlara erişimin sağlandığı profildir.

Aile Profili Kurum tarafından işletmecilere gönderilen alan adı, IP adresi port ve ve web proxy sitelerine erişimin sağlanmadığı profildir

Yurtiçi İnternet Profili Kullanıcının sadece yurtiçinde barındırılan ve Kurum tarafından tarafından işletmecilere gönderilen alan adı, IP adresi ve portlara erişimin sağlandığı profildir.

Standart profil, kullanıcının erişebileceği İnternet site ve uygulamalarına ait bir sınırlamanın olmadığı, mevcut (şu anki) İnternet’e erişim sağlanan profili ifade etmektedir.

10- Güvenli İnternet Hizmeti’nin dünyada örneği var mıdır?

Güvenli İnternet Hizmeti tamamen özgür irade ile kişisel tercihler doğrultusunda talep edilecek bir hizmettir. Hem Ülkemizde, hem de dünyada İnternet Servis Sağlayıcıları kullanıcılarına benzer hizmetler sunmaktadırlar.Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliğinin bu konuda tavsiye kararları olduğu gibi, Avustralya, İngiltere, İsviçre, İspanya ve Japonya’da benzer uygulamalar yapılmaktadır.

11- Ailelerin seçebileceği internet filtreleme sistemleri mevcutken neden yeni bir sistemin hazırlanmasına gerek duyuldu?

Şu anda sunulan mevcut hizmetlerin büyük çoğunluğu ücretli ve belirli kullanım zorlukları içermektedir. Bu konuda vatandaşlarımızdan gelen yoğun şikayetler ve istekler doğrultusunda, kullanımı kolay ve ücretsiz olarak sunulacak alternatif bir hizmet olarak “Güvenli İnternet Hizmeti” hazırlanmıştır.

12- Profiller arası geçiş nasıl olacaktır? Herhangi bir Profilden Başka Bir Profile Geçmek İsteyince Ne yapmak Gerekecektir?

İsteyen İnternet kullanıcısı Güvenli İnternet Hizmetini seçse dahi istediği an filtresiz İnternet hizmetine de erişebilecektir. Bu hususta herhangi bir kısıtlama söz konusu değildir.

Güvenli İnternet Hizmetini alan kullanıcı, profiller arası geçişleri istediği an yapabilecektir. Örneğin bir evde çocukların İnternet kullanımı sırasında “çocuk profili” seçilebileceği gibi, yetişkinlerin internet kullanımları sırasında “standart profil”e kolayca geçilebilecektir.

13- Güvenli İnternet hizmetinde yasaklı sitelere girenler tespit edilecek midir?

Güvenli İnternet hizmetinde kullanıcıların İnternet erişimleri hiçbir şekilde tespit edilmeyecektir.

14- Güvenli İnternet Hizmetinin Kelime Grupları ve Alan Adları İle İlişkisi Nedir?

Basında birkaç gündür tartışılan “kelime grupları ve alan adları” ile Güvenli İnternet Hizmetinin hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

15-Basında Tartışılan Kelime Grupları Hakkında Açıklama Yapar mısınız?

21 ve 27 Nisan 2011 tarihlerinde Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından yer sağlayıcılara gönderilen elektronik posta ekinde yer alan kelime grupları ve alan adları kesinlikle yasaklı liste değildir.

Söz konusu liste, yapılan çalışma, gelen ihbar ve şikâyetlerin incelenmesi ve birçok yer ve içerik sağlayıcının yardım talebi üzerine oluşturulmuştur. Bu bildirim işlemi; ilgili Kanun gereği içerik düzenlemesi gerektiren İnternet sitelerinin tespitinde kolaylık sağlanarak erişim engelleme tedbirine ihtiyaç duyulmamasını sağlayan, bu İnternet sitelerinin‘öz denetim – self regulation’ yönelik bir işbirliği sürecinden ibarettir.

16-Belirtilen Kelimeler Alan Adlarında Kullanılamayacak mıdır?

Kullanımı yasaklanan ve otomatik filtreleme yapılacak herhangi bir kelime yoktur.



Tamam yasa böyle hatta çok da olumlu bir şey gibi anlatmış BTK Başkanı Acarer fakat kullanıcıları bekleyen tehlike bu kadar toz pembe değil ne yazık ki..

CNNturk.com'dan Sercan Tezcanoğlu'nun bu konu üzerine yaptığı haber bir çok şeyi açıklıyor aslında:

Geçtiğimiz günlerde basının gündemine gelen “yasaklı kelimeler listesi” büyük tepki almıştı. Ancak bu yasaklı kelimeler listesinin buzdağının görünen kısmı olduğu çok geçmeden ortaya çıktı.

Dayanağı nedir?

5809 sayılı Kanunun 4’üncü 6’ncı ve 50’inci maddeleri ile 28.07.2010 tarihli ve 27655 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesi hükümleri kapsamında, BTK tarafından hazırlanan “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı” 22 Şubat 2011 tarihinde 2011/DK-10/91 no’lu karar ile onaylanarak, “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar”ın 22 Ağustos 2011’de yürürlüğe girmesine karar verildi.

22 Ağustos’ta devreye girecek sistemde internete devlet daha doğrusu “BTK” tarafından belirlenen 4 filtre tipinden birini seçerek girebileceğiz. Filtreyi aşmak ya da aşmaya çalışmak suç sayılacak. Ayrıca internet servis sağlayıcıları filtrelerin aşılmasını engellemekle sorumlu tutuluyor, aksi halde onlara da ağır para cezaları öngörülüyor.

‘Ben giriyorum, siz de girin’den ‘Ben de giremiyorum artık’a…

Düzenlemeye göre 4 tip filtre yer alacak. Aile, çocuk, yurtiçi ve standart paket. Her internet abonesi bunlardan birini seçmek zorunda kalacak. Bu filtre tipini internet kafelerde uygulanan “Websense” filtresine benzetebiliriz. Yani sadece internet kafenin belirleyebildiği sitelere girebileceksiniz. Bu tür filtre sistemleriyle içeriğinde sorun olmasa bile birçok sitenin filtreye takıldığı kullanıcılar tarafından biliniyor.

Git gide uçsuz bucaksız bir dünya olma yolunda ilerleyen interneti “güvenli internet” sloganının arkasına sığınarak “terbiye edilmiş internet”e dönüştürecek bu uygulamanın dünyada sınırlı sayıda örneği var. Bu örneklerde Çin, Küba, İran gibi internetin sıkı bir sansür altında tutulduğu ülkelerle sınırlı.

Bu uygulamayla ilgili olarak Yeni Medya Düzeni için bir makale yazan Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim görevlisi Prof. Dr. Mutlu Binark, 22 Ağustos’ta uygulamaya girecek bu esaslara karşı durulması gerektiğini belirtmişti.

Binark bu görüşüne destek olarak bu sistemin internet kullanıcılarını sınıflandırdığını ve bu esaslarla “internetteki zararlı içerikten korunma” adı altında internetin sınırlandırıldığını ifade etti.

Bu tür filtreler şu anda da var

Bu tür filtre sistemleri işletim sistemleri, internet servis sağlayıcılar ya da internetten bulunabilecek programlar sayesinde isteyen kullanıcılar tarafından zaten istenildiği zaman kullanılabiliyor. Yani zaten kullanıcı böyle bir opsiyona sahip. Ancak BTK’nın uygulamasıyla bu durum bir opsiyon olmaktan çıkıp zorunluluk haline geliyor.

Binark, “Bu usul ve esasların arkasındaki zihin örüntüsünün kendi yurttaşını birey olarak görmediğini, onun adına eylemeye muktedir olarak sadece kendini ve kendinin mutlak otoritesini ve bu mutlak otoritenin doğruluğunu gördüğünü belirtmek gerekir. Bu anlamda burada herşeyi bilen muktedir özne BTK ve muteber vatandaşlar da İnternet erişim özgürlükleri ile İnternet ortamında seçme haklarının “onların iyilikleri adına” ellerinden alınmasına rıza gösterenlerden oluşmakta. Devlet eliyle, filtreleme uygulamasının topyekünleştirilmesine ve zorunlu kılınmasına yol açacak bu uygulamanın benzer örnekleri ancak Çin Halk Cumhuriyeti, Küba, İran, Tayland gibi yurttaşlarının siberuzama erişimini sınırlandıran ve engelleyen ülkelerden verilebilir” diyerek uygulamanın zararlarına dikkat çekti.

Binark, “Bu internet filtresi uygulamasıyla, birey korumacı ve kollamacı bu muhafazakar ideoloji tarafından pasifize edilmekte, zihni “tek doğru, tek renk, tek söylem” çağrısına uymaya, sağduyuya davet edilmektedir. Bu nedenle, Ağustos 2011’den itibaren İnternet ortamına erişimde aklını kullanmaya muktedir bireyin akıl ve irade özgürlüğünü elinden alan bu usul ve esaslara karşı durmak, yürürlüğe girmesine itiraz etmek gereklidir” diye de yazdı.

Türkiye’de internet nereye gidiyor?

BM desteğiyle Freedom House tarafından Nisan 2011 de yayınlanan İnternette Özgürlük Raporu’na göre, Türkiye’nin “kötü puan’ını 42′den 45′e yükselterek” internete erişim özgürlükleri konusunda geriye doğru gitmeyi sürdürüyor.

Bu uygulamayla BTK, kimin hangi siteye girebileceğine, hangi blogu okuyabileceğine, hangi tartışma grubuna katılabileceğine kendi kendine karar vermiş olacak. İstediği herhangi bir siteyi, sayfayı kara listeye alarak sizin ulaşmanızı engelleyebilecek. Böyle Türkiye’nin İnternette Özgürlük Raporu’nda kendini İran ve Çin’in arasında bulması sandığınız kadar uzak bir gelişme değil.

Standart paket sansürsüz değil mi?

En özgür gibi görünen Standart paket de bir filtre paketi ve BTK tarafından belirlenen erişim engellerine ve kara listelere tabi. Yani YouTube kapalıyken önceden DNS ile girebiliyordu. Ancak bu paket altında erişimi engellenmiş YouTube’a girmek mümkün olmayacak.

Bianet’in başvurusuyla ” internet filtreleme” Planı Bozulabilir

“İnternetin Güvenli Kullanımına Dair Usul ve Esaslar Taslağı”, Doç. Dr. Yaman Akdeniz’in ifadesiyle “tam anlamıyla devlet sansürü.” Bianet’in yürütmenin durdurulması için Danıştay’a taşıdığı davadan sonuç alınmazsa 22 Ağustos’tan itibaren, “güvenli internet” adı altında hangi sitelere girebileceğimize devlet karar verecek.

bianet’ten Ekin Karaca’nın haberi şöyle:

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) şubat sonunda onayladığı “İnternetin Güvenli Kullanımına Dair Usul ve Esaslar Taslağı” eskiden sadece internet kafelerin kullanması zorunlu tutulan filtreleme programlarının tüm internet kullanıcılarına yaygınlaştırılmasını öngörüyor.
bianet’in dün (13 Nisan) Danıştay’a taşıdığı taslak, Danıştay tarafından “yürütmeyi durdurma kararı” verilmemesi durumunda 22 Ağustos’ta yasalaşarak yürürlüğe girecek.

Bu durumda her internet kullanıcısı, aile paketi, çocuk paketi, yurtiçi paketi veya standart paket abonesi olmak zorunda kalacak. Herhangi bir pakete üye olmayanlar ise otomatik olarak standart paket üyesi olarak kabul edilecek.

‘Açıkça sansür’

bianet’e konuşan Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yaman Akdeniz, filtreleme sisteminin devlet tarafından yapılacağını, internet sitelerinin kara liste veya beyaz listeye alınarak, kullanıcıların girebileceği sitelerin devlet tarafından belirleneceğini söylüyor ve ekliyor:

- BTK’nın almış olduğu bu karar ile Türkiye’nin sansür altyapısı kurulmaya çalışılıyor.

- Her ne kadar bu bir güvenli internet paketi olarak sunulsa da kullanıcıları koruma adı altında ortaya çıkmış bir sansür sistemi. Filtreleme sistemleri yeni değil. Ancak hükümet odaklı olarak ve tüm kullanıcıları kapsayan, bağlayıcı bir sistem Avrupa Birliği (AB) veya Avrupa Komisyonu dahilinde görülmüş bir sistem değil.

- AB ve Avrupa Komisyonu, çocukları korumak amaçlı hükümet merkezli filtreleme sistemi olamayacağını söylüyor. Okullarda, internet kafelerde, evlerde yöneticiler veya aileler filtreleme sistemi kullanabilir. Ancak herkese bunu kullanmaya zorlayacak bir sistem olmaz.

‘Girebileceğimiz siteleri devlet belirleyecek’

- Sistem, aile paketi, çocuk paketi, yurtiçi paketi ve standart paket olarak karşımıza çıkıyor. Yani siz, “ben filtreleme kullanmak istemiyorum” dediğiniz zaman otomatik olarak standart paket üyesi oluyorsunuz. Kullanıcı adı ve şifreniz olacak ve standart paketi kullanmak zorunda olacaksınız.

- Bu standart paket altında ne gibi uygulamalar yapılacağı belli değil. Hangi siteler serbest olacak, hangileri filtrelenecek bilmiyoruz. Buna devlet karar verecek.

- Bir evde farklı yaşlardan 4-5 kişi kaldığını düşünecek olursanız ve farklı filtreleme sistemleri kullanmak isterseniz, sistem buna izin vermiyor. Evdeki tek bağlantıya tek filtreleme zorunlu oluyor. Bu da çok sayıda kullanıcıyı aile paketini kullanmaya zorunlu tutacaktır.

- Aile paketinin detaylarına baktığınız zaman da burada bir kara liste oluşturulması söz konusu. Mevcut mevzuatın dışında, hangi standarda göre bu kara liste oluşturulacak belli değil.

- BTK kararı diyor ki, isterse servis sağlayıcıları bu kara listeyi daha da genişletebilir. Hiçbir standart olmadan, o internet paketi altından “güvenli” internet servisi verme adı altında sansürleme yapılacaktır.

‘Hükümetin böyle bir sorumluluğu olamaz’

- Alınmış olan kararda bunu hangi kriter ve standartlara göre yapacakları açıklanmamış. Kesinlikle keyfi bir uygulama olacak. Bianet gibi alternatif haber kaynaklarından, sivil toplum örgütlerinin sitelerine kadar pek çok internet sitesini bu tip kara listelere almaları mümkün olacak. Bunun sonu yok.

- Filtreleme sistemini geliştirilip ailelere bedava dağıtılabilir. Çocukların, ailelerin ya da bireylerin kendi filtrelerini oluşturmalarına saygı duyarım ama siz benim internet kullanımıma karışamazsınız. Ben bir yetişkinim, çocuk değilim ve hükümetin böyle bir sorumluluğu yok.

- Ben bir suç işlersem gelirsin beni dava edersin ama o siteye girmek yasak, bu siteye girmek yasak diyemez bana devlet.

’5 yaşındaki çocukla 17 yaşındaki çocuğun internet kullanımı farklı’

- Çocuklar sadece şu sitelere girebilir diye beyaz liste hazırlanacak. Eğer çocuklar için hazırladığınız bir site beyaz listeye girmezse o site kimse tarafından takip edilemeyecek.

- Devlet derse ki, “Çocuklar Facebook’a girmeyecek, ben zararlı olduğun düşünüyorum”, ne yapacağız. Devletin zararlı bulduğu şeyi ben zararlı bulmuyorsam ne yapacağız?

- 18 yaşın altındaki herkes çocuk. 5 yaşındaki çocukla 17 yaşındaki çocuğun internet kullanımı farklıdır.

- Bu filtreleme kişisel olarak yapılmalıdır. Bunu servis sağlayıcı bazında yaptığınız zaman bunun tek adı sansürdür. İstediğiniz kadar güvenli internet diyin, bunun adı sansürdür.

Filtreyi kırana ‘takip’

- Yasakları atlatmak daha zor olabilir. Çünkü IP bazında filtreleme yöntemi kuruluyor burada. Hem daha zor olacak, hem de BTK maddelerinden bir tanesine göre, filtreleme sistemini aşmaya çalışanların tespit edilmesi söz konusu.

- Bu yeni sistem altında port bazında da engelleme yapılacak. Yani BTK, Türk Telekom’a zarar verdiği gerekçesiyle bazı portları kapatarak Skype’ı da yasaklayabilir.

Çok az detay verilmiş olduğu için o kadar muğlak ki; o yüzden bu taslağı son derece tehlikeli buluyorum.

27 Mayıs 2011 Cuma

Portal Kombat

Bu aralar bir arkadaşım sayesinde Portal diye inanılmaz eğlenceli bir oyuna sardım. Sürekli bulmaca çözüyorum çözdükçe kendimi daha da zeki hissediyorum dolayısıyla mutlu oluyorum =)

Dün gece işte tam bu mutluluk anlarımın doruklarında gezerken (oyunun 2.sini yeni yukledim haliyle pek bi keyifliydim =)) bizim Can, beni zorla oyundan çıkartıp bu videoyu izlettirdi. İyi ki de izlettirmiş ben uzun zamandır bir video'ya bu kadar gülmemiştim.

Başlıktan anlaşılacağı gibi Mortal Kombat'la Portal'ın birleşimi nasıl olurdu fikrinden yola çıkan bir grup genç oğlan bu videoyu hazırlamış.

Portal'ı bilmeyen çok hücreliler de rahatlıkla anlayabilirler videoyu..

26 Mayıs 2011 Perşembe

Turkish Airlines Flight Safety Film

Uçağa bindiğimde aynı sıkıcı animasyonu tekrar tekrar görmekten, kemerimin nasıl bağlanacağını öğrenip, çıkış kapılarının nerede olduğunu tekrar tekrar dinlemekten ve bütün bunların anonsunu yapan aynı rutin tondaki sesten sıkılanlar için süper bir film çekmiş THY.

Böylece hem kendilerinin global bir reklamını yapıyorlar hem de Mancester United oyuncularını araya serpiştirerek videonun izlenebilirliğini artırıp yolcularının dikkatini kesinlikle çok daha fazla çekiyorlar.

Benim çok beğendiğim bu "Safety Film"i, çok hücrelilerin de sıkılmadan izleyeceklerine eminim =)