26 Haziran 2011 Pazar

"Koç"suzluğa...


Belki de "..."suzluğa olmalıydı başlık çünkü benimle birlikte mezun olan 850 kişinin tamamı da o üç noktanın yerine beş koca yılı sığdırdılar...

"Son" yazanlar olur o üç noktanın yerine. İyi-kötü tüm yaşanmışlıklarını kalplerinde götürecekleri yer orasıdır çünkü.. Mezuniyet gecesinde kadehlerini onun şerefine kaldırıp dudaklarından tek bir kelime dökülmüştür belki de:

Sonsuzluğa..

"Aşk" ile doldurmak isteyenler olabilir boşluğu.. Beş senede çok acımıştır belki de bunların canı, çok çekmişlerdir aşktan, aşık oldukları insanlara verdikleri sınırsız şanslardan, paramparça olmuş kalplerini bir bütünmüş gibi göstermeye çalışmaktan.. İşte bunlar kendilerine bile itiraf etmeye çekindiklerinden, masadaki kadehler ne için kalkarsa kalksın hep içlerinden hep sessizce ve hep aynı şeyi fısıldarlar:

Aşksızlığa..


"Kimse" koysak nasıl olur peki? Beş senedir kardeş bellediği tüm arkadaşlarıyla her gece aynı tabaktan yemek yemeye alışmış kişiler belki de bu kelimeyi koymak isterler. Bilirler ki okullarının o siyah demir kapısından dışarı adımlarını attıklarında kalabalık içerisindeki yalnızlardan biri olacaklardır, dertlendiklerinde alt odaya inemeyecek veya triplerini çekeceklerini bildikleri arkadaşlarına sataşamayacaklardır.. İşte bunlar mezuniyet kadehlerini kaldırdıklarında tek kelime dahi edemezler çünkü her kelime boğazlarında birer yumruya dönüşüp canlarını acıtır, gözleri konuşur onlar yerine ve haykırırlar artık yaşlarla ıslanmış bir halde:

Kimsesizliğe..

Üniversiteden ayrıldıkları gün bilinmezliklerle karşılaşacaklar da kaldırdılar kadehlerini.. Kimisi askerliğe gitmeye hazırladı kendini daha okula ilk adımını attığı anların hatıraları belleklerinden silinmeden kimisini ise iş bulabilme stresi sardı. Sondan korksalar da söylüyorlar işte, hem başka çareleri mi var?

Belirsizliğe..


Diğer kelimeler de yerlerini almak isterler bu boşlukta, dökülmek isterler farklı farklı dillerden: Belki Tükenmişliğe, Bitmişliğe, Çaresizliğe kaldırır kimisi kadehini belki de Haksızlığa, Yoksunluğa, Zamansızlığa..

Ama ben tek bir şeye kaldırdım kadehimi dört gün önce, tek bir şey fısıldadım hayata; kadehimden aldığım yudumlar içime oluk oluk akan gözyaşlarıma dönmeden hemen önce, gürültüde eriyen sesimle..

"Koç"suzluğa..

Hiç yorum yok: